olaygazetecilik @ hotmail.com

 

Düşen birine uzattığınız el artık sadece yardım değil; kameranın, algoritmanın, izlenme kaygısının konusu haline geliyor.

Telefonlar kayıtta. Vicdanlar sessiz.

Bir çağ değişti.

Ve bu çağda, iyilik artık bir erdem değil yalnızca bir tercih, bir risk, hatta zaman zaman bir strateji.

 

“İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.”

Bu sözle büyüdük.

Ama şimdi deniz bulanık, balıklar aç, Halik sessiz...

Modern Türkiye’de iyilik, karşılıksız bir yatırım; getirisi garanti olmayan bir davranış modeli.

 

Ve insan artık sormaya başlıyor:

"Bana ne döner?"

 

Eskiden mahalle vardı sokakta büyüyen çocuklar, kapı önü sohbetleri, imece usulü düğünler...

Şimdi ise apartmanlar var: yüksek duvarlar, sus pus komşular, kartlı giriş sistemleri.

Yalnızlık arttı.

Ve bu yalnızlık, empatiyi değil, kendini koruma refleksini doğurdu.

 

Psikologlar uyarıyor:

“Modern birey, iyilik yaparken artık duygusal yatırım değil; stratejik denge arıyor.”

Çünkü iyilik, her zaman kazandırmıyor.

Kimi zaman saf bulunuyorsun.

Kimi zaman sömürülüyorsun.

Sesi çıkan ilerliyor, sessiz kalan geride kalıyor.

Sistem, ne yazık ki ses tonunu içeriğinden çok önemsiyor.

 

Ama hayır.

İyilik hâlâ insan olmanın temeli.

Kaybettirir gibi görünse de, karakter inşa eder.

Bir isimle birlikte anılan en değerli şey hâlâ onun “iyi kalabilmiş” olmasıdır.

 

Bugünün insanı da iyilik yapıyor ama bilinçle.

Kimi zaman karşılık bekleyerek, kimi zaman kaybetmeyi göze alarak...

Bu bir yozlaşma değil.

Aksine, gerçekliğin içinde kalmaya çalışan bir tür dürüstlük.

 

Sorumlu ol!

İyiliği stratejik bir akılla yap, ama insanlığını kaybetmeden.

 

Çünkü hâlâ...

Sokak hayvanlarını gizlice besleyen bir garson var.

Öğrencinin harçlığını kimliğini bile açıklamadan bankaya yatıran bir hayırsever...

Faturayı sessizce ödeyen komşular, bayramlık alan amcalar, hiç tanımadığı birine iş bulan insanlar...

 

Ve evet, sosyal medyada görünmeyen ama bu ülkenin görünmeyen vicdanını taşıyanlar var.

 

Onlar iyiliğin sesini yükseltmeyen, ama yitirmeyen kahramanlar.

İyilik bugün bir moda değil.

Ve belki de tam bu yüzden, daha kıymetli.

 

Peki, iyilik yapan ne bulur?

Cevap net değil.

Belki para değil, prestij değil.

Ama başka bir şey:

 

İç huzur.

Dinginlik.

Kendine saygı.

 

Çünkü bazı insanlar, başkalarının ne dediğiyle değil; gece başını yastığa koyduğunda kendine ne söyleyebildiğiyle yaşar.

 

İyilik, tam da orada karşılık bulur.

Sessiz.

Ama sahici.

Ve zamanla, çok şey değişse de; o küçük, doğru ses hep kalır:

 

“İyilik yaptın.

Ve iyi kaldın.”