Vefa... Günümüzün hızla akan yaşamında, belki de en çok özlediğimiz, en çok aradığımız değer. Sözünde durmak, verilen değeri unutmamak, iyiliği karşılıksız bırakmamak...
....
Tuzla'nın sakin sokaklarında dolaşırken, bu erdemin hala yaşadığına şahit olmak, insana umut veriyor.
...
Tuzla, İstanbul'un kalabalığından uzak, kendi halinde, mütevazı bir semt. Deniz kokusu, balıkçı tekneleri, çay bahçeleri... Burada zaman, sanki biraz daha yavaş akıyor. İnsanlar birbirine daha yakın, daha samimi. Komşuluk ilişkileri, akrabalık bağları, dostluklar hala canlı.
...
Geçenlerde Tuzla'da yaşlı bir balıkçıyla sohbet ettim. Yıllar önce, bir fırtınada teknesi batmış. Denizden sağ salim kurtulmuş ama teknesini kaybetmiş. O zamanlar, Tuzla'nın esnafı, balıkçıları, hep birlikte el ele vermişler ve ona yeni bir tekne almışlar. "Bu vefa unutulur mu?" diyordu gözleri dolarak. "O gün bugündür, her denize açıldığımda, o insanların iyiliğini hatırlarım."
....
Tuzla'da, sadece insanlar arasında değil, geçmişle gelecek arasında da güçlü bir bağ var. Semtin tarihi dokusu, eski evleri, camileri, hala korunuyor. Tuzla Belediyesi'nin bu konudaki hassasiyeti, takdire şayan. Geçmişe sahip çıkmak, geleceğe vefa borcumuzdur.
...
Tuzla'nın gençleri de vefa duygusunu yaşatıyor. Semtteki okullarda, sivil toplum kuruluşlarında, gönüllü faaliyetlerde aktif rol alıyorlar. Büyüklerine saygı gösteriyor, çevrelerine duyarlı davranıyorlar. Onların bu çabası, geleceğe dair umutlarımızı yeşertiyor.
....
Vefa, sadece geçmişe değil, geleceğe de sahip çıkmaktır. Tuzla'nın doğal güzelliklerini korumak, denizini temiz tutmak, yeşil alanlarını artırmak, gelecek nesillere bırakacağımız en büyük mirastır.
...
Tuzla'da gördüğüm vefa manzaraları, bana şunu hatırlattı: Vefa, sadece bir kelime değil, bir yaşam biçimidir. Küçük şeylerden başlar, büyük iyiliklere dönüşür. Tuzla'da olduğu gibi, her yerde vefayı yaşatmak, mümkün. Yeter ki, kalbimizdeki iyiliği, çevremizdeki güzellikleri görebilelim.