olaygazetecilik @ hotmail.com

Simit Kokulu Anılar:

Geçmişten Günümüze Bir Yolculuk

Hayat, tıpkı bir tren yolculuğu gibi; duraklar, inişler, çıkışlar ve unutulmaz anılarla dolu. 56 yıllık ömrümün en kıymetli duraklarından biri, 10 yaşında simit sattığım o günlerdi. Gebze tren istasyonunda başlayan bu serüven, İstanbul'un kalabalık sokaklarına uzanan, tatlı bir anı olarak zihnimde tazeliğini koruyor.

Her sabah erkenden kalkar, taptaze simitleri tahta tepsiye dizer ve trenin yolunu tutardım. O zamanlar, her bir simit, sadece bir ekmek değil, aynı zamanda hayata tutunma, mücadele etme ve umutla dolu bir gelecek kurma çabasıydı. Günde 100 simit satmak, küçücük ellerimle büyük bir sorumluluk taşımak demekti. Yardımcı kardeşimle birlikte, o simitlerden üçünü kendimize ayırırdık. Belki de hayatımın en lezzetli simitleriydi onlar; emeğimizin, alın terimizin ve çocukluk hayallerimizin tadını taşıyan.

Tren vagonlarında kondüktörlerden kaçarak simit satmak, bir yandan heyecan verici bir macera, diğer yandan hayatın zorlu yanlarıyla erken yaşta tanışmak demekti. Ama o günler, bana sabrı, azmi ve paylaşmanın önemini öğretti. Her bir simit satışında, insanlarla kurduğum o sıcak bağ, hayatımın en değerli kazançlarından biri oldu.

Yıllar geçti, simit tezgahının yerini gazete masası aldı. Ama o simit kokulu anılar, hiç solmadı. Şimdi geriye dönüp baktığımda, o günlerin bana kattığı değerleri daha iyi anlıyorum. Hayatın her döneminde, geçmişten gelen o küçük dokunuşlar, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.

Belki de hayat, tıpkı bir simit gibi; sıcak, taze ve paylaşmaya değer. Her bir ısırıkta, geçmişten geleceğe uzanan bir hikaye saklı. Ve o hikaye, bizim en değerli hazinemiz.