olaygazetecilik @ hotmail.com

“İnsan kendini en çok anlattığını düşündüğü yerde kaybeder.”

Mesut Özbek

İnsana sorulan en zor sorulardan biridir: “Sen kimsin?”

Basit gibi görünür ama insanı en derin kuyulara savurur bu soru.

Kimliğin, bir kimlik kartında yazan adın mı? İşteki unvanın mı? Sosyal medyada kendine uygun gördüğün sıfatlar mı? Hayır… Kimlik bunların ötesindedir. İnsan, unvanlardan ya da etiketlerden ibaret değildir; insan bir yolculuktur.

 

Kimliğimiz, doğduğumuz andan itibaren bize örülmeye başlanır.

Ailemiz bize roller biçer: “Böyle bir çocuk ol.”

Toplum bizi kalıplara koyar: “Şöyle bir vatandaş ol.”

Zamanın ruhu bize emirler yağdırır: “Şunu savun, bunu giy, böyle düşün.”

 

Ama kimlik, başkalarının bize biçtiği bir elbise değildir.

Kimlik bir akıştır, bir süreçtir.

Sokrates’in “Kendini bil” çağrısı ile Mevlana’nın “Her gün yeni bir benle doğarım” sözü, aynı gerçeği haykırır:

Kimlik sabit bir şey değil, sürekli yeniden inşa edilen bir serüvendir.

 

Günümüzde kimlik, bir görünürlük savaşının içine sıkıştı.

TikTok’ta milyonlarca beğeni alan bir genç, gece yatağına uzandığında aynaya bakar ve tanıyamadığı bir yüzle karşılaşır.

LinkedIn’de unvanlar sıralayan bir beyaz yakalı, her terfide biraz daha yalnızlaşır.

Bir göçmen, geldiği ve gittiği yerin kimlikleri arasında kaybolur.

 

2023 TÜSİAD gençlik raporu gençlerin %64’ü sosyal medya kimliklerinin gerçek kimliklerini gölgelediğini söylüyor.

Kimlik, beğeni ve etkileşim sayısıyla ölçülemez.

Kimlik, iç sesinle kurduğun bağda gizlidir.

 

Osmanlı aydınları Tanzimat’la birlikte Batı kimliğini mi, Doğu kimliğini mi benimseyeceğini bilemedi.

Cumhuriyetin ilk yıllarında birey, modernleşme ideali ile gelenek arasında sıkıştı.

Bugün ise gençler Batılı görünmek ile yerel kimliğini korumak arasında bir salınım yaşıyor.

 

Japonya’daki hikikomori gençler, toplumsal baskı nedeniyle odalarına kapanarak kimliklerinden kaçıyor.

ABD’de kimlik politikaları, bireysel kimliklerin hak arama mücadelesine dönüştü; ama aynı zamanda kutuplaşmanın da fitilini ateşledi.

Kimlik yolculuğu bireysel olduğu kadar toplumsaldır ve hep sancılıdır.

 

Kimlik İnşasında 5 Adım Önemli Adım Vardır;

1-Her sabah aynaya bak, kendi cümleni kur

“Bugün ben cesur biriyim.”

“Bugün ben adil biriyim.”

“Bugün ben dürüst biriyim.”

Kimlik inşası, iç dünyanda kurduğun bu cümlelerle başlar.

 

2-Kimlik Günlüğü Tut

Her akşam 3 dakikanı ayır:

O gün seni en çok yansıtan bir davranışı yaz.

O davranışı hangi kimlik değerinin doğurduğunu belirt.

 

3-Bir maskeyi çıkar

Sahip olmadığın bir davranışı, bir sözü ya da bir görünme çabasını tespit et ve bırak.

 

4-Toplumsal katkı hedefi belirle

Kimliğin yalnızca sana değil, toplumun huzuruna hizmet etsin.

Kendine sor: “Kimler için varım?”

 

5-Kimliğini bir manifesto ile sabitle

Kendine kısa bir kimlik manifestosu yaz.

 

Sınıfsal kimlik tuzaklarına düşme:

“Maaşım kimliğimdir.” yanılgısı…

“Unvanım kimliğimdir.” aldanışı…

Kimlik bunlar değildir.

Kimliğin, sana ait değerlerin, bir gün işten ayrıldığında da yanında kalandır.

 

Bir göçmen hem geldiği hem gittiği yerin kimliğinde kaybolabilir.

Ama aynı zamanda iki kültür arasında bir köprü de kurabilir.

2022 Avrupa Birliği raporunda çift kimlikli bireylerin, sosyal uyum ve girişimcilikte daha yüksek başarı oranına sahip oldukları belirtildi.

 

Kimliğini inşa eden insan, başkasının kimliğine tehdit olarak bakmaz.

Barış, kimlik savaşlarının bittiği yerde başlar.

Ve o barışın ilk taşı, insanın kendi iç barışını kurmasıdır.

 

Aynadaki yolcu senden bir şey bekliyor:

Kimliğini korkusuzca sahiplenmeni. Çünkü kendi serüvenini yazan, kaderini de yazar.

 

Ve unutma; her yolculuk bir soruyla başlar:

“Hangi sendin? Şimdi hangi sensin? Yarın hangi sen olacaksın?”