olaygazetecilik @ hotmail.com

Allah İnsandan Önce Ne İster?

Dürüst olalım:

Allah'ın önce ibadet istemediği apaçık ortada. Çünkü ibadet sadece şekil değil; bir sonuçtur. İçimizdeki kemâlin dışa yansımasıdır. Tıpkı bir ağacın meyve vermesi gibi. Allah’ın ilk muradı, insanın “insan” olmasıdır. Yani: niyetin, aklın, kalbin ve vicdanın yerli yerinde olması.

Her ibadet bir yöneliştir. Ama her yöneliş ibadet değildir.

 

Bugün pek çok insan ibadeti bir görev gibi algılıyor.

Oysa ibadet, bir karşılaşmadır: Kendinle, yaratanla, yönünle.

Ritüel değildir; ruhun davranışa dönüştüğü bir eşiktir.

 

İlk inen ayet “oku”ydu.

Ama bu okumak, sadece harfleri değil; hayatı, içini, niyeti ve yönelişi okumaktı.

 

Allah, kulundan önce şekil değil, şuur ister.

Çünkü şuur olmadan yapılan her ibadet, sadece davranış tekrarına dönüşür.

Ve tekrarlanan her davranış, anlamını yitirir.

 

Bugün camiler dolu olabilir. Ama soralım:

Gerçekten Allah’a mı dönüyoruz, yoksa sadece yön mü değiştiriyoruz?

 

Allah, kulunun yere kapanmasına değil, hakikate açılmasına bakar.

Çünkü secde, eğer bilinçle yapılmıyorsa sadece bir bedensel hareketten ibarettir.

Ama eğer niyetle yoğrulmuşsa, o zaman ibadet olmaktan çıkar ve yaklaşmaya dönüşür.

 

Kıbleye dönmek kolaydır.

Zor olan: Kıbleni yüreğinde taşıyabilmektir.

 

Yine bir Kurban Bayramı daha geçti.

Ama pek çoğumuz hâlâ şu sorunun cevabını bilmiyoruz:

“Allah kurbanı neden emretti?”

Cevap bir hayvan kesmekte değil.

Cevap, İbrahim’in özünde saklı:

Bir babanın en kıymetlisinden vazgeçişinde,

Bir insanın Allah’a duyduğu teslimiyetin sınandığı yerde.

Aslında her Kurban Bayramı, şu soruyu fısıldar:

 “Sen neyi feda etmeye razısın ki, gerçekten insan kalabilesin?”

 

Kurban;

Bıçak değil, niyettir.

Kurban;

Kesmek değil, bırakmaktır:

Sahte kimlikleri

Bağımlılıkları

Egoyu

Korkuyu

 

Çünkü Allah’a yaklaşmak, sahip olduklarınla değil; vazgeçebildiklerinle ölçülür.

 

Toplumda ibadet çoğu zaman bir alışkanlık gibi yaşanıyor.

Namazlar kılınıyor, dualar ediliyor… Ama ne kadarını gerçekten hissediyoruz?

 

Allah, gösterişi değil yönelişi ister.

İnsanlar duysun diye yapılan dua, göğe yükselmez.

Toplumsal kabul uğruna kılınan namaz, secde değildir.

 

Secde bilinçle başlar.

Bilinç, niyetle şekillenir.

Ve niyet, samimiyetle kıymet bulur.

 

İbadet, sadece diz çökmek değildir.

Yüzünü kıbleye çevirmek yetmez; özünü Allah’a çevirebilmek gerekir.

 

Zira insan, önce kendine yönelmeden Allah’a yönelmiş olmaz.

Ve kıblesi kalbinde olmayanın, pusulası hiçbir zaman işlemez.

 

Bugün en büyük yanılgımız, şekil ile şuurun yer değiştirmesidir.

İbadetleri sadece uygulama olarak yaşamak, onları ruhsuzlaştırır.

Oysa Allah, şekli değil, şeklin içine yerleşen özü arar.

 

İbadetini yapmadan önce sadece bir dakika dur.

Hiçbir şey söylemeden. Hiçbir şey istemeden.

Sadece sor:

“Bu yaptığım gerçekten Allah için mi, yoksa sadece alışkanlık mı?”

Bu soruya vereceğin dürüst cevap, kulluk yolculuğunun yönünü belirler.

 

Sonuç:

Allah Ne İster?

Gösteriş değil, yöneliş

Ritüel değil, ruh

Ezber değil, anlam

Taklit değil, bilinç

Korku değil, sevgi

Yüz değil, yürek

 

İbadet, bir alışkanlık değil; bilinçli bir karşılaşmadır.

Ve her gerçek karşılaşma niyetle başlar.

 

Ve belki de sormamız gereken esas soru şudur:

“Ben neyden vazgeçiyorum ki, Allah’a gerçekten yaklaşabileyim?”

Çünkü bazı secdeler eğilmekle değil; özünden bir şey bırakmakla başlar.